The O.C., diğer adıyla Orange County, California’da cennet gibi bir yerdir. Herkes varlıklıdır burada ya da öyle görünmek için elinden geleni yapar. Kusursuz olmaya çalışırlar. Fakat madalyonun görünmeyen yüzünde, görünenin aksine sadakat ve kimlik kaybı yaşanmaktadır. Çocukların ailelerinden gizlediği, yetişkinlerin de çocuklarından gizlediği birer yaşamları daha vardır. The O.C., Cohen ve Cooper ailelerinin hikayesini anlatıyor. Bir de sorunlu bir genç olan Ryan Atwood’un! İdealist avukat Sandy Cohen’in daveti üzerine, onun konuk evinde kalmak üzere The Orange County’e gelen Ryan, Sandy’nin güzel eşi Kirsten tarafından çok da hoş karşılanmaz. En büyük korkusu genç oğlu Seth’in, bu konuktan olumsuz etkilenmesidir. Komşuları Cooperlar’ın güzel kızı Marissa, Ryan’ın gelişinden etkilenecek isimlerin başında geliyor.

HUZURU BOZAN YABANCI
Ryan, Newport Sahili’deki ilk anından itibaren çok sert çizgilerle belirlenmiş sosyal ve ekonomik bir hiyerarşinin içine düştüğünü anlar. Kuşaklar arasındaki bağ çok zayıf ve hastalıklıdır. Dışlanmış birinin bu durumu değiştirmesi olanaksız denecek kadar zordur. Ryan, Newport Sahili’ne gelir gelmez orada yaşayanların kurduğu ‘basit ve yalan’ dünyayı tehdit etmeye başlar. Bunun için özel bir hareket yapmasına gerek yoktur; düzene uymayan ve başının dikine giden biri olarak ‘varlığı’ yeterlidir aslında insanların varlığına kendilerini inandırdıkları huzuru bozmaya.